BİLGİ VE RANDEVU FORMU
Detaylı bilgi almak ve randevu oluşturmak için formu doldurun, biz sizi arayalım.
Sık Sorulan Sorular
Diş etlerindeki kanama aslında diş etinde problemi gösteren önemli bir belirtidir. Böyle bir durumda mutlaka diş hekimine başvurulmalıdır. Bakımın doğru yapılmamasından dolayı biriken plak ve diştaşından dolayı bu kanama gerçekleşmektedir. Hekim tarafından yapılan diştaşı temziliğinin ardından doğru bakım uygulandığında kanama sorunu tamamen ortadan kalkmaktadır.
Diş taşı temizliği, doğru aletler ve teknikler kullanarak yapıldığında dişlere hiç bir şekilde zarar vermemektdir. Tam tersine diş yüzeyinde biriken plak ve diştaşları kemik kaybına neden olacak kadar diş ve çevre dokularına zarar vermektedir. 6 ay aralıklarla yapılan diştaşı temizliği en ideal tedavi şeklidir.
Dişler hekim tarafından temizlendikten sonra uygun bakım yöntemleri uygulandığın da diş taşı birikimi olmayacağından tekrar tekrar temizlenmesi gerekmemektedir aslında, bu noktadan sonra sadece kontroller gerekli olacaktır. Bakım doğru yapılmadığın da ise tabii ki tekrar diş taşı birikimi olacağından temizlik gerekli olacaktır.
Doğru planlama ve doğru uygulama ile yapılmış implantlar aynı dişler gibidir. Bakımları yapıldığın da ve gerekli kontroller yapıldığın da çok uzun süre hizmet edebilmektedirler.
Şeker hastalarında geçmiş 3 ayın ortalamasını veren HbA1c değeri 7.5 ve altında olan bireylerde takip eden doktorlarının izni ile rahatlıkla implant uygulaması yapılabilmektedir. Burada önemli olan bireyin doktor kontrolünde olması, ilaç kullanımına, diyetine ve ağız hijyenine dikkat etmesidir.
İmplant operasyonlarından 2 gün öncesinde antienflamatuvar ve ağrı kesici etkisi olan ilaçlar başlayarak ağrı eşiğinin yükselmesi sağlanmakta ve işlem sonrasındaki ağrı ihtimali azaltılmaktadır. Bunun yanında uygulanan işlemin atravmatik olması, hızlı olması, kullanılan aletler ve de operasyon sonrasında hekimin önerilerine uyulması ağrı ihtimalini iyice azaltmaktadır.
Dişlere uyumu çok iyi olan, ağız bakımına izin veren kısacası doğru uygulanmış bir porselen kaplamanın ömrü bilimsel olarak ortalama 10 sene olarak kabul edilmektedir. Porselen dişlerde çatlamalar, kırılmalar haricinde aslında asıl sorun porselen kaplamaların altındaki dişlerde meydana gelmektedir. Eğer protez çok dişler ile uyumlu değilse ve kişi ağız bakımına dikkat etmezse bu süre oldukça kısalmaktadır.
Kişinin çenesinde yirmi yaş dişlerinin doğru pozisyonda çıkması yetecek kadar yer var ve dişler fonksiyonda ise bu dişlerin çekilmesi gerekmez. Ancak dişlerin çıkabileceği yer olmadığında bu dişler sürerken öndeki dişleri sıkıştırmakta ve çapraşıklığa neden olabilmektedir veya en arkadaki dişler ile teması yanlış olduğunda ikinci büyük azıların çürümesine neden olmaktadır. Bazen de tam süremediğin de yarısı yumuşak dokunun altında kalır ve belli aralıklarla enfeksiyona ve o bölgenin şişmesine ve ağrıya neden olabilmektedir. Ayrıca bu durum ağız kokusuna da neden olabilmektedir. İşte bu durumlardan birinin varlığında yirmi yaş dişlerinin çekimi düşünülmektedir.
Enfeksiyon varlığı iyi irdelenmesi gereken bir konudur. Bazı enfeksiyonlar uzun süredir varlığını sürdürürken bazı enfeksiyonlar oldukça akut olarak gelişebilir. Dişin çevresinde şişlik, ağrı, iltihap akması gibi durumlar olduğunda ilk önce bu enfeksiyonun antibiyotik ile baskılanması ardından dişin çekilmesi gerekmektedir. Bunun iki nedeni vardır, birincisi enfeksiyon olduğunda uygulanan anesteziyle uyuşma sağlanmaz. İkincisi kanama ile bilikte enfeksiyonun kan dolaşımına karışarak vücuda yayılma riski vardır.
Ağız bakımının yetersiz olması, aşırı diştaşı ve plak birikimi, çürük varlığı, diş eti hastalıkları, uygun olmayan protezlerin varlığı başlıca nedenlerdir. Bunların yanında tükürük akımının azalması ağız kokusuna neden olmaktadır. Tükürük bezlerinin aktivitesinin azalmasına neden olan durumlar (Bezin tıkanması, ışın tedavileri, kullanılan bazı ilaçlar, yetersiz sıvı alınması…) tükürük miktarı doğrudan azaltmaktadır. Dilin aşırı derecede pürüzlü yapısı bu alanda çok fazla bakteri birikimine neden olmaktadır. Bu bakteriler de ağız kokusunun % 65 nedeni olarak literatürde geçmektedir.